Wednesday, September 23, 2009

Hırvatistan'a geçiş ve DUBROVNIK


Evet belirttiğim gibi Duvrovnik’teki adı devlet başkanlarından birinin adı ile aynı isimde olan tasarım güzelliği olan bir köprü sizi karşılıyor ve Avrupa’nın son dönemde parlayan yıldızı, sosyo-ekonomik olarak yüksek kişilerin kaldığı ve Adriyatik’te Akdeniz havası estiren ve turizm olarak da çok hızlı gelişen Dubrovnik’e Palmiye ağaçları eşliğinde ve tertemiz sokaklardan geçerek varıyoruz.




Buranın para birimi Kuna, 1 Euro = 7.5 Kuna. Restoranlar, tatil yöresi havası olmasından ötürü pahalı gibi duruyorlar, bizim vaktimiz sınırlı olduğundan geçirdiğimiz 1 gün boyunca bölgenin tadını çıkarmaya çalıştık. Akşam 6-7 sularında vardık. 'Dünyadayken cenneti görmek isteyenler, Dubrovnik'e mutlaka gelmeli.' demiş Bernard Shaw.




 Biz kısa bir tur atıp, hostelimiz Stari Grad’a 10 dakika uzaklıkta olduğundan ötürü Stari Grad’a araçla geçiyoruz. Burası, özellikle eski yerleşim alanı olan ve denize sıfır olarak dev duvarlarla inşa edilmiş Stari Grad bu coğrafyada görenleri büyülüyor.




Mimari ve genel manada yerleşim başlı başına bir şaheser. Metrelerce yükseklikteki dış duvarlar, içeride halen canlı yerleşim alanları, restoranlar, kahve dükkanları, alanı domine etmiş İtalyan etkisi, ara sokaklarda pencerelerde görebileceğiniz çamaşırlar, yürümekte olduğunuz zeminin mükemmeliği ve kalitesi, güzel insanlar ve tarihi ambiyans sizi ortaçağa götürüyor.




Akşamüzeri 2 koca saati nasıl geçirdiğimizi bilemiyoruz, kaybolmuş gibi hissediyoruz kendimizi zira sokaklar tam bir labirent edasında. Ama Adriyatik ve onun üzerine düşen ayışığı muazzam manzaralardan birisi. İlginç olan bu güzelim eserin 92-93 savaşları döneminde kulelerinin yıkılması ve sonrasında restore edilmiş olması. Gece saatin ilerlemesi ile marina kenarında da geziyor ve kalacağımız yere dönüyoruz. Güvenlikli bir yerdeyiz, insanlar ve sosyo ekonomik seviye yukarıda burada.




Arkadaşlarım hostelde kalıyor bense ekonomik sıkıntı sebebiyle aracımızda yatıyorum. Sabah 8 gibi kalkıp, markete uğruyor, 2-3 günlük erzakımızı da alıyor ve kaşar ekmek ile kahvaltımızı yaparak Stari Grad’a tekrar uğruyor ve gündüz gözüyle birkez daha hayran oluyoruz buraya. Avrupa’lıların yeni uğrak yeri Akdeniz ve Ege sahillerini aratmayacağa, bizim turizm sektörümüzde yenilikler olmazsa sanırım Adriyatik kıyısı turistlerin yeni gözdesi olacağa benziyor.




Otopark kullanmanızı tavsiye ederiz, biz özel bir park alanına parketmişiz, oysa ki herhangi bir ibare, ikaz yoktu. Ancak yaklaşık 15 Euro ceza yedik ve sınırda problem olmaması adına cezayı ödemeye razı olduk. Ancak, ödenmemesi durumunda çok da bir sıkıntı olacağını düşünmüyoruz, yerseniz ödemeyin derim ben! :) Bir de şehir içi ulaşım hızı 40-50-70 km gibi hızlar ve herkes buna uyuyor, siz de uyun!




Öğleden sonra Stari Grad’ın kenarında olan sahile geçiyor ve buz gibi Adriyatik sularında 8 Nisan tarihi itibariyle yüzüyoruz, bunla gurur duyuyoruz hatta güneşleniyoruz. Buraya kadar gelmişken, Nisan ayı ve suyun soğukluğuna aldırmaksızın suya giriyoruz ve Dubrovnik’in tadı burada daha bir güzel çıkıyor. Kesinlikle o suya vücudunuz temas etsin, yüzmesi de keyifli ve güvenli.




Dubrovnik’in karşısında sıra sıra dizilmiş hoş adalar da var. Lokrum, Mljet, Hvar ve Korcula gibi adalar var ve bunlar kuzeyde olan Zagreb’e değin çıkıyor. İçlerinde doğal park alanları, havuz vs ‘de olabilen bu adalara ulaşım 10-15 Euro gibi meblağlarla mümkün. Bütçesi ve vakti olanlar denesin bence. Olumsuz yorum göremedim ben oralarda ve web’te. Dubrovnik’teki gezimizi hallediyor ve aracımıza atlayıp, ülke değiştirmek ve Karadağ sınırları içerisindeki, internetten methini çok duyduğumuz ama hiçbir bilgimizin olmadığı Kotor’a geçiyoruz.

0 comments: